Kömürden çıkış senaryoları ve istihdam odaklı çözüm önerileri
SEFiA İklim Gündemi’nin yeni sayısına hoş geldiniz…
Bugün, 12 Aralık 2022.
Bu sayıda kömürden çıkış gündemindeki son gelişmelere göz atacağız. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “Net Sıfır Geçişlerinde Kömür: Hızlı, Güvenli ve İnsan Merkezli Değişim Stratejileri” ve Solar 3GW’nin “Kömür Santrallerinin Güneş Enerjisi Santrallerine Dönüşümünde İstihdam Odaklı Çözüm Önerileri” başlıklı raporlarını inceleyeceğiz.
SEFiA Analiz: Türkiye’nin güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı, Dünya Bankası’nın 8,6 Gt CO2e hacmindeki fazladan emisyonu finanse etmesi anlamına geliyor. Analizin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!
Bizi Twitter, LinkedIn ve Instagram’dan da takip edebilirsiniz.
Keyifli okumalar,
SEFiA ekibi.
İKLİM VE FİNANSMAN HABERLERİ
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), dünya ekosistemlerini korumaya yönelik yatırımların, iklim değişikliği tehditlerine ve doğal kaynakların kaybına karşı korunmak için, 2025 yılına kadar yılda 384 milyar dolara ulaşması gerektiğini duyurdu. Bu rakam, mevcut yatırım düzeyinin iki katına karşılık geliyor.
- Neden önemli? Bu veri, 7 Aralık’ta başlayan ve 19 Aralık’ta sonlanacak Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Zirvesi (COP 15) çalışmaları için önem arz ediyor. Kanada’nın Montreal şehrinde düzenlenen zirvede, doğayı ve vahşi yaşamı korumak üzere bir anlaşma üzerinde çalışılacak.
G7 ülkeleri, dünyanın en büyük 20 kömür kullanıcısı arasında yer alan Vietnam’a kömürden uzaklaşmaya geçişini hızlandırmak için 15 milyar dolarlık finansman sağlamak üzere yeni bir teklifte bulundu.
- Öte yandan: Sene içinde revize edilmiş bir enerji planı taslağı kapsamında 2030 için kömürlü termik santral hedefini yükselten Vietnam, yenilenebilir enerji hedeflerinin ölçeğini de küçültmüştü.
Paris Equity Check ülkelerin iklim hedeflerini değerlendirdiği çalışmada gelişmiş ülkelerin, son 18 ayda hedeflerini yükseltmelerine rağmen, 1,5 derece ısınma sınırına uygun planların çok uzağında kaldığını gösteriyor.
- Planlar: ABD, Kanada, Avustralya, AB, Almanya ve İspanya’nın iklim hedefleri 2,1-3,4 derece ısınma aralığına; Çin, Rusya, Suudi Arabistan, Vietnam, İran ve Türkiye’nin hedefleri ise 5 derecenin üzerinde küresel ısınmaya işaret ediyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) “Yenilenebilirler 2022” başlıklı yeni raporunda, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından yaşanan enerji güvenliği endişeleri nedeniyle, küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin önümüzdeki beş yıl içinde iki katına çıkacağını ortaya koydu.
- Yenilenebilir enerji kapasitesi: Küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin 2027’ye kadar 2 bin 400 gigavat artarak 5 bin 650 gigavata ulaşması bekleniyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) “Enerji Verimliliği 2022” başlıklı raporunda yüksek enerji fiyatları ve yakıt arzındaki kesintiler nedeniyle bu yıl enerji verimliliğine yönelik küresel ilerlemenin hızlandığını, ancak bunun yine de iklim değişikliği hedeflerini karşılamak için yeterli olmadığını ortaya koydu.
- Verimliliği artırma çabaları: Raporda, iklim hedeflerine yalnızca yenilenebilir enerji yatırımları ile ulaşmanın mümkün olmadığı belirtiliyor. Hükümetler, binalarda ve ulaşımda enerji verimliliğini artırma çabalarına öncelik vermeye çağrılıyor.
- Yatırımlar: Veriler, ısı pompaları ve bina yalıtımı gibi enerji verimliliğine yönelik küresel yatırımların bu yıl %16 artarak 560 milyar dolara ulaşacağını gösteriyor. Böylece geçen yıla kıyasla bu yıl enerji %2 daha verimli kullanılmış oluyor ve bu oran son beş yılın neredeyse iki katına denk geliyor.
Türk Ekonomi Bankası (TEB) kömürle çalışan enerji üretim sektöründeki şirketlere sekiz yıl içinde finansman sağlamayı tamamen durdurmayı taahhüt etti.
- Ne olmuştu? 350 Türkiye, yayımladığı “Türkiye’deki Bankaların İklim Değişikliğine Yaklaşımı” başlıklı raporla bankaları fosil yakıtlı yatırımlara finansman sağlamamaları konusunda uyarmıştı.
- Sekiz banka: TEB, bu taahhüdüyle kömürü finanse etmeyeceğini açıklayan diğer sekiz bankanın arasına katılmış oldu. Daha önce Akbank, Garanti BBVA, HSBC Grup, ING Grup, İş Bankası, QNB Finansbank, Yapı ve Kredi Bankası ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası kömür projelerini finanse etmeyeceklerini duyurmuştu.
KÖMÜRDEN ÇIKIŞ
Net sıfır geçişlerinde kömür: Senaryolar ne gösteriyor?
Kömür, elektrik üretiminin %36’sına kaynak oluştururken küresel karbondioksit (CO2) emisyonlarının da en büyük yayıcısı konumunda yer alıyor ve bu nedenle iklim kriziyle mücadelede en öncelikli alan olarak karşımıza çıkıyor. İçinde bulunduğumuz küresel enerji krizi –artan enerji talebi, yüksek gaz fiyatları ve tedarik problemleri– kömürden çıkış tartışmalarına bir miktar ket vurmuş gibi gözükse de önümüzdeki şu gerçeği değiştirmiyor: Kömür tüketiminin %95’i, net sıfır taahhüdünde bulunan ülkelerde gerçekleşiyor.
Kömürden çıkışı kurgularken iki önemli soru cevap bekliyor. Dünyadaki mevcut kömür varlığı nasıl değerlendirilecek ve ilgili fayda-maliyetlerin hakkaniyetli bir dağılımı nasıl sağlanacak? Bu noktada, Uluslararası Enerji Ajansı’nın Kömürden Geçişe Maruz Kalma Endeksi (IEA Coal Transition Exposure Index), bu konuya dair kapsamlı bir haritalama sunuyor. Kömürden çıkış planlanırken, belirli bölgeler yukarıdaki sorular kapsamında daha çok dikkat gerektiriyor. 2020’li yıllarda, gelişmekte olan ülkelerdeki kömür kaynaklı emisyonların gelişmiş ülkeleri geride bırakması bekleniyor ve Çin bu yoldaki en önemli aktör olarak öne çıkıyor.
- Risk altındaki bölgeler: Endonezya, Moğolistan, Çin, Vietnam, Hindistan ve Güney Afrika istihdamda kömürün yoğunluğu bakımından diğer bölgelerden ayrışıyor. Kömürün istihdamdaki oranı diğer bölgelerde %1’den daha az iken bu oran ilgili bölgelerde %5-8 arasında değişiyor.
- Çin: Dünyadaki çelik ve çimento üretiminin yarısından fazlasını gerçekleştiren Çin’de, enerji sektörü küresel kömür talebinin üçte birini tek başına karşılıyor.
Net sıfır geçişi için kritik eşik ve Asya’daki karmaşa
Dünya genelinde 9 bin kömürle çalışan termik santral (2.185 GW kapasite) bulunuyor ve bunların dörtte üçü gelişmekte olan ekonomilerde yer alıyor. Kömürde net sıfır geçisi bu ülkelerde, özellikle Asya’da, çok daha karmaşık bir hâl alıyor. Çünkü operasyonda bulunduğu yıl bakımından daha genç olan kömür santrallerinde geçiş daha zor ve Asya’daki santrallerin yaş ortalaması 15 iken bu rakam Kuzey Amerika’da 40’a yükseliyor.
Öte yandan çelik ve çimento sektörlerindeki ekipmanların –yüksek ısılı fırınlar gibi– ömürleri yaklaşık 40 yıl iken 25. yıllarında büyük bir yenilemeden geçiyor. Önümüzdeki 10 yılda, bu yenileme doğrultusundaki yatırım kararları gözden geçirilecek. Eğer bu tesislerin çalışma süreçlerinde hiçbir değişikliğe gidilmezse ve tesisler yaşam ömürleri boyunca çalışmaya devam ederse küreseldeki kömürle çalışan santrallerin 330 Gt CO2e emisyon salması öngörülüyor.
Senaryoların gösterdikleri
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “Net Sıfır Geçişlerinde Kömür: Hızlı, Güvenli ve İnsan Merkezli Değişim Stratejileri” (Coal in Net Zero Transitions: Strategies for Rapid, Secure and People-Centred Change) başlıklı raporunda iki farklı senaryo ile kömürle çalışan santrallerden kaynaklanan emisyonları azaltmanın maliyeti analiz ediliyor. Buna göre;
- Duyurulan Taahhüt Senaryosu (The Announced Pledges Scenario – APS), açıklanan tüm net sıfır taahhütlerinin zamanında yerine getirildiğini varsayıyor. Yüzyıl ortasına kadar kömür talebinde %70, petrol ve gazda talebinde ise %40’lık düşüş öngörülüyor.
- 2050’ye Kadar Net Sıfır Emisyon Senaryosu (The Net Zero Emissions by 2050 – NZE) ise küresel kömür kullanımının 2050’ye kadar %90 oranında düşmesi ve gelişmiş ekonomilerde 2035’e kadar ve dünya çapında ise 2040’a kadar karbon nötr olunması öngörülüyor.
Kömürden geçiş senaryolarında, başta güneş ve rüzgar olmak üzere, temiz enerji kaynakları önceliklendiriliyor. Fakat yukarıda bahsi geçen sonuçlar elde edilirken, bu hızlı geçişin özellikle elektrik talebinin sabit veya düşüşte olduğu ülkelerde gerçekleştiği belirtiliyor. Bu durum, enerji geçişini Hindistan gibi kömür yoğun sanayi üretiminin yüksek olduğu ülkelerde gerçekleştirmenin zorluğunu tekrar işaret ediyor.
APS’nin gerçekleşmesi için 2050’ye kadar 6 trilyon dolar yatırım yapılması gerekiyor. Fakat bu yatırımların %90’ının yenilenebilir ve nükleere, %10’unun ise enerji depolama ve elektrik şebekelerinin yenilenmesine ayrıldığının altını çizmek gerekiyor. NZE’de yatırım tutarı ise 9,5 trilyon dolara kadar yükseliyor. Gelişmekte olan ekonomilerde, Çin dışarıda bırakıldığında, APS için 500 milyar dolar, NZE için ise bir trilyon doların üzerinde yatırım gerekiyor. Çoğu santralin kamu denetiminde olması ve özelleştirilmiş santrallerin ise esnek olmayan alım garantisiyle korunması, finansmanın başlı başına yeterli olmadığını gösteriyor. Geçiş sürecini hızlandıracak olanın inovatif ve temiz finansal mekanizmalar olacağı vurgulanıyor.
İnsan merkezli değişim
Dünyada yaklaşık 8,4 milyon kişi kömür değer zincirlerinde çalışıyor. Bunların 6,3 milyonu madencilik, işleme ve nakliye, 2,1 milyonu ise enerji üretiminde yer alıyor. APS’de toplam istihdamın 2030’da 6,1 milyona düşmesi öngörülürken, bu düşüşün yaklaşık yarısının işgücü verimliliğinden kaynaklanıyor. Öte yandan temiz enerjiye geçiş, yeni istihdam yaratımını da beraberinde getiriyor. APS’de temiz enerji istihdamı 2019’da yaklaşık 32 milyon iken 2030’da 54 milyona çıkıyor.
İş kayıplarının çoğunlukla emeklilikle karşılanabileceği ve bir taraftan da dezavantajlı konumda kalacak işçilerin tazmin edilmesi ya da yeniden eğitimle dönüşüme dâhil edilmesinin de önemi vurgulanıyor. Fakat bu noktada, kömüre en çok bağımlı 21 ülkeden yalnızca beşinin bir adil geçiş politikası hazırladığının da altı çiziliyor.
İSTİHDAMDA DÖNÜŞÜM
Kömür santrallerinin dönüşümünde istihdam odaklı çözüm önerileri
Kömür üretilen bölgelerde, yerel ekonominin kömüre bağımlılığının yüksek olduğu görülüyor. Bu nedenle bu bölgelerdeki kömürden çıkış talebi, beraberinde istihdam talebinde bir daralma yaşanmasını beraberinde getiriyor. Sektör çalışanlarının beceri düzeyleri itibarıyla diğer sektörlere geçişlerinin zorluğu dile getiriliyor. Bu konuda yerel kalkınma politikaları ve belirli işgücü arz-talep önlemlerinin geçişi destekleyecek biçimde düzenlenmesi gereği ortaya çıkıyor.
Solar 3GW’nin “Kömür Santrallerinin Güneş Enerjisi Santrallerine Dönüşümünde İstihdam Odaklı Çözüm Önerileri” başlıklı raporu, kömürden çıkışla birlikte gelecek istihdam dönüşümü için bir çözüm önerisi sunuyor. Bu konuda bir başlangıç yaklaşımı olarak pilot bölge önerisi sunuluyor. İstihdamın sadece kurulacak temiz enerji santralleriyle değil aynı zamanda ilin sektör bazlı ekonomisinin nasıl planlanacağı üzerinden değerlendirilmesi vurgulanıyor.
- Çalışmada, kömür sahalarının güneş panelleri ile donatılması durumunda 6,9 milyon hanenin yıllık elektrik ihtiyacının karşılanabileceğini ve böylece yıllık 12,4 milyon ton CO2 emisyonunun önüne geçilebileceğini ortaya koyan “Kömür Sahalarının Güneş Potansiyeli” başlıklı rapor temel alınıyor. Mavi yakalılara yönelik istihdam dönüşümü planlanıyor ve bu çalışanların güneş enerjisi santrallerinde kurulum, operasyon ve teknik işlerde çalışması öngörülüyor.
İsithdama genel bakış
Madencilik sektöründe istihdam yıllar içinde geriliyor. 2020-2019 döneminde kömür ve linyit madenciliğindeki zorunlu sigortalı sayısı %27 oranında düşüyor. Bir diğer taraftan;
- Bu noktada işe başlama seviyesini temsil eden 18-30 yaş grubunda çalışanların sayısı seneler içinde düşüş göstermektedir.
- Kömürden çıkış ile sektörde 36 bin 436 kişiye (2019 yılı) varan isthidamın diğer farklı sektörlere kaydırılması değerlendirilmektedir.
- Ağırlıkla mavi yakalılardan oluşan bu istihdamın %26’sı kamu, %74’ü de özel işletmelerde görev yapmaktadır.
Kömür madenciliği ile kıyaslandığında görece daha düşük emek yoğun güneş santrallerinin –ev kurulumlarından şebeke ölçeğinde kurulumlara kadar– istihdam açısından projelendirmeden, kuruluma, işletmeye ve finansmana kadar kayda değer bir değer zinciri yarattığı vurgulanıyor.
Pilot bölge önerisi
Çalışmada, planlama ve iyileştirmeler yapılabilmesi için pilot bölge seçilmesinin uygun olduğu belirtiliyor. Bölgelerin mevcut ekonomik görünümünü sarsmadan sağlıklı bir geçiş sağlamak için belirli kriterler tanımlanarak il bazlı bir pilot bölge seçimi uygulanıyor. İlgili ilin gelişmiş sektörlerinin mavi yakalı istihdamı içine alabilecek potansiyele sahip olması gözetiliyor. Bir diğer taraftan değerlendirilen kriterler de şu şekilde sıralanıyor:
- Kömür santralleri toplam kurulu gücünün hesaplamaya katılan illerin ortalamasının altında bir değer olması ve güneş enerjisi sektöründeki istihdamın hesaplamaya dahil olan illerin ortalamasının üzerinde kalması
- Kömür madenciliğindeki istihdamın ilin toplam istihdamına oranının hesaba katılan illerin ortalamasının altında bir değer olması, kömür santrallerinin ürettiği elektriğin ilgili ildeki toplam elektrik üretiminin ortalamasının altında bir değer olması ve kömür santrallerinin o ildeki elektrik tüketimini karşılama oranının ortalamanın altında bir değer olması.
Sonuç olarak
Değerlendirme sonucunda daha yumuşak bir geçiş sağlayabilecek iller Bursa, Manisa ve Ankara olarak sıralanıyor. Pilot bölge olması için öne çıkarılan bu illerde, belirlenen kriterlerin ötesinde, illerin demografik ve ekonomik yapılarına uygun detaylı planlamaların ele alınmasının gerektiği vurgulanıyor. Her ne kadar dönüşümün nüfusa olabildiğince zarar vermeden gerçekleşmesi belirtilse de bu dönüşümün ivedilikle planlanmasının gerekliliğinin de altı çiziliyor. Bu planlamada ilgili işgücünün bir kısmının güneş enerjisi santrallerine kaydırılması, bir kısmının da ilgili il ve çevre illerin sektörel ekonomilerince kapsanması için teşviklere yer verilmesi gerektiği söyleniyor.
Siz de fikrinizi belirtin