SEFiA İklim Gündemi’nin yeni sayısına hoş geldiniz…

Bugün, 26 Şubat 2024.

Erzincan’ın İliç ilçesindeki insanlık ve çevre felaketinin acısını paylaşıyoruz. Ekolojik yıkıma dikkat çeken tüm bilimsel uyarılara rağmen süren ve kamu yararını görmezden gelen maden faaliyetlerinin son bulmasını talep ediyoruz.

Bu sayıda, iklim değişikliği alanında çalışan düşünce kuruluşu E3G’nin, çelik sektöründeki karbonsuzlaşma politikalarını G7 ülkelerini odağına alarak inceleyen, Çelik Politikası Karnesi raporunu inceliyoruz.

Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!

Keyifli okumalar,

SEFiA İklim Gündemi’ne Abone Olun

İKLİM VE FİNANSMAN HABERLERİ

Küresel karbon piyasası değeri, bir önceki yıla göre %2 artışla, rekor kırarak 2023 yılında 948.75 milyar dolara ulaştı. Yaklaşık 12,5 milyar metrik ton karbon salım izni el değiştirdi.
  • Ne demek? Birçok ülke ve bölge karbondioksit emisyonlarını fiyatlandırmak, şirketleri düşük karbon teknolojisine yatırım yapmaya ve iklim hedeflerine ulaşmaya yardımcı olmaya teşvik etmek için emisyon ticaret sistemleri (ETS) uyguluyor.
  • AB’nin konumu: Bir önceki yıla göre %2 artış gösteren AB ETS’si küresel toplamın %87’sini (yaklaşık 829 milyar dolar) oluşturdu. AB’de karbon fiyatı, 2023 Şubat’ta 100 euronun üzerine çıkarak rekor seviyeye ulaştı ancak endüstriyel alıcılar ve enerji sektöründen gelen zayıf talep nedeniyle 2023’ün sonuna doğru düşüş gösterdi. Karbon fiyatı, şu an için 60 euronun altında seyrediyor.
  • Türkiye: Türkiye’de ETS henüz hazırlık aşamasında. Uzmanlar Türkiye’nin iklim hedeflerinin yetersizliğinin, karbon fiyatlarının çok düşük seyretmesine neden olabileceğini ve ve 2027 yılında 17 milyonluk tahsisat fazlası oluşabileceğini vurguluyor.
Düşünce kuruluşu Climate Analytics tarafından yayımlanan yeni rapora göre, COP28’te kabul edilen yenilenebilir enerji kaynaklarını 2030’a kadar üç katına çıkarma hedefine ulaşmak için 8 trilyon dolar, şebeke ve depolama altyapısı için ise 4 trilyon dolar yatırıma ihtiyaç var.
  • Ne demek? Bu miktar, yılda ortalama 2 trilyon dolar yatırım ihtiyacı anlamına geliyor. Öte yandan, fosil yakıtlara 10 yıl içinde 6 trilyon doların üstünde yatırım yapılacağı belirtiliyor.
  • Bölgesel farklılıklar: Asya’nın 10 yılın sonuna kadar yenilenebilir kapasitesini neredeyse dört katına çıkarması gerektiği belirtiliyor. Çin ve Hindistan’da kömür ve gaz boru hatları, atıl varlık riski yaratıyor veya dönüşümü yavaşlatıyor.
  • Yenilenebilir enerji kaynakları: Rapora göre, küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak için yenilenebilir enerji kaynaklarının 10 yılın sonunda da güçlü bir şekilde büyümeye devam etmesi ve 2035 yılına kadar 2022 yılına göre beş kat artması gerekiyor.
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü’nün (IEEFA) araştırması, Avrupa’nın LNG talebinin 2025 itibarıyla düşüşe geçecek olmasıyla, yeni yapılacak LNG (Sıvı Doğal Gaz) terminallerin âtıl kalacağını ortaya koyuyor. Düşen gaz talebini esas olarak Almanya, İtalya ve İngiltere yönlendiriyor.
  • Perspektif: Avrupa’nın 2023 yılındaki gaz tüketimi, ülkelerin verimlilik önlemlerini ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmasıyla son 10 yılın en düşük seviyesine gerilemişti. Geçen iki yıl içinde gaz talebi kıta genelinde %20 oranında azaldı.
Beş Büyük Petrol şirketi (BP, Shell, Chevron, ExxonMobil ve TotalEnergies), Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana çeyrek trilyon dolardan (281 milyar dolar) fazla kâr elde etti.

  • Karşılaştırma: İngiltere merkezli BP ve Shell ikilisi, bu dönemde 94,2 milyar dolar kâr elde ederken; bu rakamın ülkede art arda 17 ay boyunca tüm ev elektrik faturalarını karşılamaya yeteceği tahmin ediliyor.

COP28’e ev sahipliği yapan BAE,2025’te Brezilya’da düzenlenecek COP30 zirvesinde daha iddialı karbondioksit azaltım taahhütlerinin verilmesini sağlamaya odaklanacak bir “troyka” oluşturacağını duyurdu. Söz konusu ortaklığın uluslararası işbirliğini ve uluslararası kolaylaştırıcı ortamı önemli ölçüde geliştirmesi gerekiyor.

  • Perspektif: Geçtiğimiz hafta Avrupalı iklim gözlemcileri, küresel ısınmanın 12 aylık bir süre içinde ilk kez 1,5 derecelik sıcaklıkları aştığını bildirdi; bilim insanları bunu “insanlığa bir uyarı” olarak nitelendirdi.
  • COP29: Bu yıl Kasım ayındaki COP29’a Azerbaycan ev sahipliği yapacak.
Enerji düşünce kuruluşu Ember’in analizine göre, 2024 itibarıyla hibrit santrallerdeki toplam 510 MW’lık güneş enerjisi kapasitesi, Türkiye’nin toplam güneş kapasitesini 12,2 GW’a ulaştırarak, rüzgar enerjisi kapasitesini geride bırakıyor. Hibrit santralleri de göz önüne alan bir enerji stratejisi ile Türkiye’nin 2035 yılına kadar 53 GW güneş kapasitesi hedefine ulaşmasının kolaylaşabileceği vurgulanıyor.
  • Yüzer GES potansiyeli: Türkiye’nin 80 GW’lık yüzer GES potansiyeli olmasına rağmen, henüz herhangi bir yüzer GES’in devrede değil. Yalnızca Atatürk Barajı’nın %3’lük bir kısmına panel kurulması halinde bile 2 GW’lık yüzer GES potansiyeli ortaya çıkıyor.
  • Ne yapmalı? Analizde, özellikle devlete ait barajlı HES’lerde büyük ölçekli yüzer güneş santrallerinin kurulabilmesi için YEKA benzeri ihalelerin düzenlenmesi gerektiği belirtiliyor.
Türkiye’deki ekoloji örgütleri, mevcut kömürlü termik santrallerinin 2030 yılına kadar kademeli olarak kapatılmasını talep eden “Kömürden Adil Çıkış: Hedef 2030” bildirisini Meclis’te yaptıkları ziyaretlerde siyasi partilere sundu. Görüşmelerde kömür madenciliği ve kömürlü termik santraller nedeniyle bölgede yaşayanların ya köylerini terk ettiği ya madene inmek zorunda kaldığı, ya da kirli hava soluyup kirli gıda tüketerek kansere yakalandığı belirtildi.

  • Talepler: Karar alıcılardan, kimsenin işsiz, güvencesiz, sağlıksız, enerjisiz kalmadığı planlı ve kademeli bir kömürden çıkış planı hazırlanması talep edildi. Bu planın ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan adil bir geçişi temin etmesinin şart olduğunu vurgulandı.

G7 ÜLKELERİNİN ÇELİK POLİTİKASI KARNESİ

Karbonsuzlaşma dönüşüm süreci hükümetleri ve reel ekonomiyi karbon yoğun endüstriyel üretimden uzaklaşmaya zorluyor. İklim ve çevre gündeminin merkezinde yer alan ana sektörlerden biri ve özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın (AYM) kamuoyu ile paylaşılmasının hemen ardından yeşil geçiş kapsamında dönüşümüne aciliyet ve önem atfedilen öncelikli bir sektör olarak çelik endüstrisi öne çıkıyor.
İklim değişikliği alanında çalışan düşünce kuruluşu E3G’nin Çelik Politikası Karnesi (Raising ambition on steel decarbonisation: The 2023 E3G Steel Policy Scorecard) başlıklı raporu, tam da bu noktada, sektör özelindeki tüm bu gereklilikler karşısında politika alanındaki ilerlemenin geride kaldığını ortaya koyuyor. Çelik Politikası Karnesi, sektördeki karbonsuzlaşma politikalarını –beş kategori ve sekiz politika başlığı altında– ve G7 ülkelerini odağına alarak inceliyor.

Nasıl değerlendirmeli?

Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2050 Net-Sıfır Senaryosu’nda, küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutmak için 2030 yılına kadar tüm yeni ağır sanayi girişimlerinin sıfıra yakın emisyon kapasitesine sahip olması gerektiği belirtiliyor. Bu senaryo ile uyumlu bir uygulama küresel çelik endüstrisinden kaynaklanan doğrudan emisyonların 2,6 Gt CO2’den 2030 yılına kadar 2,1 Gt CO2’ye ve 2050 yılına kadar ise 0,2 Gt CO2’ye düşürülmesini gerektiriyor. Fakat yüksek fırınlar için planlanan kapasitenin, planlanan yeşil demir ve çelik kapasitesinden 2,5 kat daha fazla olması, raporun ortaya koyduğu politika alanında geri kalındığı argümanını destekliyor.

Almanya, Fransa ve İtalya 2022 ve 2023 yılları arasında çelik sektörünün karbonsuzlaştırılmasında ilerleme kaydeden ve lider konumlarını sürdüren ülkeler olarak öne çıkıyor. Mevcut çabalara karşılık çelik tesislerinin kömüre dayalı kapasiteden uzaklaşmasına yardımcı olmak için hedefe yönelik destek eksikliği bulunuyor. Karşılaştırma tablosunda da görüldüğü üzere, kamu finansmanın planlı ve düzenli biçimde ilgili alanlara aktarılması ve piyasa sinyallerini kuvvetlendirmek üzere karbon fiyatlamasının daha etkin biçimde kullanılması gerekiyor. Malzeme verimliliği ve döngüsellik yeterince kullanılmayan bir politika kaldıracı olmaya devam ediyor. Kamu alımları ve standart belirleme zayıf kategoriler olmayı sürdürüyor. Enerji sistemlerinin karbonsuzlaştırılması temiz enerji ve hidrojen altyapısı geliştirmeleri ile desteklenirken; iyi koordine edilmiş uluslararası çabalar ve ticaret politikası önem arz ediyor.

Çelik Politikası Karnesi’nin çerçevesini çizdiği politika eksikliğine rağmen, reel ekonomi eğilimleri, çelik sektörü dönüşümünün G7 ülkelerinde hâlihazırda devam etmekte olduğunu da gösteriyor. G7 ülkelerinin hiçbirinde şu anda planlanan yeni kömür bazlı çelik kapasitesi bulunmuyor. Fransa, Birleşik Krallık, Almanya ve İtalya kalan yüksek fırın kapasitelerinin büyük bir kısmı için geçiş planları geliştiriyor. Fakat, G7 ülkelerinin çoğu, mevcut kömüre dayalı çelik kapasitesinin ömrünü uzatma riski taşıyor ve hiçbiri bu kapasiteyi devre dışı bırakmayı taahhüt etmiyor. Bu ülkelerde çelik sektöründe karbonsuzlaşma çabaları, hükümetlerin ortak çabalarının aksine büyük ölçüde piyasa faktörlerinden kaynaklanıyor.

Politika önerileri: 2024 yılı bir fırsata dönüştürülebilir

2024 yılı çelik sektörünün dönüşümü için ayrıca önemseniyor. Çünkü bu yıl, G7 ve G20 Dönem Başkanlıkları sırasıyla İtalya ve Brezilya’ya ait. İtalya, karbon yoğun çelik tesislerinden geriye sadece bir tane kalması nedeniyle, sektörün dönüşümünde öncü olarak değerlendiriliyor. Brezilya’nın ise bol miktarda yenilenebilir enerji ve demir cevheri kaynağına sahip olduğu ve böylece yeşil çeliğin güç merkezi olma yolunda ilerlediği belirtiliyor. Öneriler şu şekilde sıralanıyor:

  • Emisyon azaltma hedefleri belirlenmeli, sektörel yol haritaları üzerinde anlaşılmalı
  • Yeşil çelik için pazar oluşturma konusunda hedef belirlemeden uygulamaya geçilmeli
  • Temiz enerji altyapısı yatırımları artırılmalı, planlama ve dağıtım süreleri iyileştirilmeli
  • Yeşil demir ticaretini başlatmak için ortaklıklar kurulmalı, teknoloji işbirliğine gidilmeli ve uluslararası tedarik – alım düzenlemelerinin açılması taahhüt edilmeli

Rapor, ülkeleri demir-çelik tedarik zincirindeki fırsat ve riskleri daha iyi anlamak için açık ve işbirliği içinde çalışmaya çağırıyor. Uluslararası ortaklıkları, gelişmekte olan ülkelerin karbonsuzlaşmasını desteklemek için bir araç olarak değerlendiriyor. Yeşil demir ve çelik ortaklıklarının şunları sağlaması gerekiyor: Sermaye ve altyapı yatırım maliyetlerini karşılamak için ölçeklendirilmiş geçiş finansmanı, gelişmiş teknoloji işbirliği ve transferi, yeşil demir üreticilerine talep konusunda güven verecek alım anlaşmaları ve son olarak da ithalatçı ülkelerde yeşil demir ve çelik için tedarik programlarına erişim.

TAKİP ETTİKLERİMİZ

SEFiA İklim Gündemi ekibi olarak takip ettiğimiz değerlendirme yazılarını ve diğer önemli gelişmeleri derliyoruz:

HAFTALIK GÖRÜNÜM

SEFiA İklim Gündemi’ne Abone Olun