SEFiA İklim Gündemi’nin yeni sayısına hoş geldiniz…

Bugün, 29 Ocak 2024.

Bu sayıda, iklim gündemindeki son gelişmelere bakıyoruz ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın Elektrik 2024 başlıklı raporunu inceliyoruz.

Yorum ve geri dönüşlerinizi bekliyoruz!

Keyifli okumalar,

SEFiA İklim Gündemi’ne Abone Olun

İKLİM VE FİNANSMAN HABERLERİ

Türkiye’de 2023 yılında üretilen 326,3 milyar kilovatsaat elektriğin %36,3’ü kömürlü termik santrallerden sağlandı. Bu oran 2021 yılında %31,4, 2022 yılında ise %34,6 düzeyindeydi.
  • Gaz santralleri: Kömürlü termik santralleri %21,4’lük oranla gaz santralleri takip etti. Böylece, kömür ve gazın elektrik üretimindeki payı, bir önceki yıla göre yaklaşık bir puan artarak %57,7’ye ulaştı.
  • Yenilenebilir enerji: Yenilenebilir enerji tarafında hidroelektrik santraller %19,6’lık payla ilk sırada yer aldı. Onu %10,4 ile rüzgâr, %5,7 ile güneş ve %3,4 ile jeotermal enerji santralleri izledi.
Birleşik Krallık’ta 2016 yılında inşaatına başlanan ve 2027’de devreye alınması planlanan Hinkley Point C santralinin tamamlanmasının 2031 yılına ertelenebileceği ve planlanan 16 milyon pound’luk maliyetin 35 milyar pound’a kadar ulaşabileceği duyuruldu.

  • SEFiA çalışması: Konvansiyonel nükleer santrallerde uzayan inşaat süreleri ve gitgide katlanan maliyetler, günümüzde iyice popüler hale gelen küçük modüler reaktörlerde de göze çarpıyor. SEFiA olarak geçtiğimiz Kasım ayında yayımladığımız analiz yazımız, iklim değişikliğiyle mücadele yolunda son zamanlarda önemli bir araç olarak lanse edilen küçük nükleer reaktörlerin güvenilir ve düşük maliyetli bir çözüm olmadığını ortaya koymuştu.
Norveç hükümetinin yeni açık deniz petrol ve gaz sahaları geliştirmek için verdiği üç izin, çevresel etkileri yeterince değerlendirilmediği gerekçesiyle iptal edildi. Bu karar, yeni sahalar için emsal oluşturabilmesi nedeniyle önem arz ediyor.
  • Ayrıntılar: Greenpeace ve Nature and Youth tarafından açılan dava, yaklaşık 875 milyon varil petrol eşdeğeri toplam rezervi barındıran sahalarla ilgili. Söz konusu karar yalnızca yakın zamanda onaylanan üç saha için alınırken, ilgili firmalar Norveç kıta sahanlığındaki diğer faaliyetlerine devam edecek.
Avrupa İklim Değişikliği Bilimsel Danışma Kurulu, Avrupa Birliği’nin (AB) kendi politikalarının önümüzdeki yıllarda fosil yakıtlardan aşamalı çıkış ile uyumlu olmadığını ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için revize edilmesi gerektiğini duyurdu. AB’nin fosil yakıt kullanımını keskin bir şekilde azaltması ve 2040 yılına kadar elektrik ve ısı üretiminde kömür ve gaz kullanımından neredeyse tamamen vazgeçmesi gerektiği belirtildi.
  • Bir adım geriden: AB, COP28’de fosil yakıtlardan kademeli çıkışa yönelik küresel bir anlaşma talep eden tarafta yer almıştı. Ancak zirve kömür, petrol ve gazdan uzaklaşmayı kabul eden daha zayıf bir anlaşmayla sonuçlanmıştı.
  • Perspektif: AB’nin fosil yakıtları destekleyen politikalar arasında devlet yardımı kuralları ve gaz altyapısındaki yatırımları da içeren yeşil yatırım sınıflandırmasının yer aldığına dikkat çekiliyor.
  • 1 trilyon euro tasarruf: Yayımlanan yeni bir rapor, AB üye ülkelerinin emisyonlarda en az %65 azaltımı hedefleyerek 2030 yılına kadar en az 1 trilyon euro tasarruf edebileceğini gösterdi.
APLUS Enerji’nin “Türkiye Elektrik Piyasasında Kapasite Mekanizması ve Yerli Kömür Santrallerinin Mekanizma İçindeki Yeri” başlıklı raporu, Türkiye’de enerji santrallerine verilen finansal destekleri inceliyor ve elektrik piyasasının gösterdiği gelişim ve arz güvenliğini dikkate alarak politika önerilerinde bulunuyor. Rapor, Türkiye’nin bugünkü ve gelecekteki elektrik talebini güvenli bir şekilde karşılayabilmesi için iklim değişikliği hedeflerini de gözeterek öneriler sunuyor. Almanya, İngiltere, İspanya ve Polonya örneklerini inceliyor.
  • Kapasite mekanizması nedir? Gerekli yedek kapasite de dâhil olmak üzere elektrik piyasasında yeterli kurulu güç sağlamayı ve uzun dönemli arz güvenliği için bu kapasitenin devamlılığını korumayı amaçlayan uygulama, kapasite mekanizması olarak adlandırılıyor.
  • Yeni bir kapasite mekanizması: Saatlik bazda arz güvenliğinin sağlanması için belirli kapasitedeki termik santrallerin emre amade şekilde sistemde kalması gerekirken, açma-kapama süreleri uzun, maliyeti yüksek ve yüksek sera gazı emisyonlarına sahip kömürlü santraller için alım garantisi yerine yeni bir kapasite mekanizmasının uygulanması ile Türkiye’nin enerji hedeflerinin karşılanabileceği belirtiliyor.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin “Adil Dönüşüm Kapsamında Türkiye İçin Sanayi Politikası Alternatifleri” raporundaTürkiye’nin birincil enerji tüketiminde %35 pay sahibi sanayi sektörünün, taşıma ve depolama gibi faaliyetleri de içerdiğinde %50 paya ulaştığı görülüyor.
  • Kapsayıcı sanayi paradigması: Çalışmada Türkiye’nin net sıfır karbon hedefine ulaşmasında, enerji kaynaklarının karbonsuzlaşması kadar ekonomik kalkınmayla birlikte enerji tüketimindeki artışın dizginlenmesinin de önemli olduğu vurgulanıyor.Türkiye’nin spesifik sektör stratejileri/politikalarını önceleyen, bütünlüklü bir sanayi politikası tasarımına ihtiyaç olduğunun altı çiziliyor. Sürdürülebilir kalkınma ile uyumlu, sanayi, ulaştırma, finans ve ticaret politikalarının tümünü içeren “Yeni Kapsayıcı Sanayi Paradigması” öneriliyor.

ELEKTRİK SEKTÖRÜNÜN GÖRÜNÜMÜ

Elektrik sektörü, dünyadaki en büyük karbondioksit emisyonu kaynağı olmakla birlikte, güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının hızla yaygınlaşması ile de net sıfır emisyona geçişe öncülük ediyor. Tüketicilerin elektriğe güvenli ve uygun fiyatlı erişimini, emisyonları azaltarak ulaşmak, sektörün karşılaştığı en büyük zorluk olarak görülüyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Elektrik 2024 (Electricity 2024) başlıklı raporu, bu kapsamda, son politikalar ve piyasa gelişmeleri hakkında derin ve kapsamlı bir analiz sunuyor.

Küresel elektrik talebindeki büyüme, 2023 yılında, gelişmiş ekonomilerdeki tüketim düşüşü nedeniyle kısmen yavaşlayarak %2,2 oranında gerçekleşiyor. Bu rakam, bir önceki yıl gözlenen %2,4’lük büyümenin gerisinde kalıyor. Çin, Hindistan ve Güneydoğu Asya’daki birçok ülke 2023 yılında elektrik talebinde güçlü bir büyüme yaşarken, gelişmiş ekonomiler cansız makroekonomik ortam ve yüksek enflasyon nedeniyle önemli düşüşler kaydediyor.

Raporda öne çıkan diğer bulgular

2024-2026 döneminde küresel ekonomik görünümdeki iyileşme ve hızlanan elektrifikasyonun etkisiyle küresel elektrik talebinin %3,4 oranında artması bekleniyor. Küresel elektrik talebinde gelecek üç yıldaki büyümenin tamamının yenilenebilir enerji ve nükleer dâhil olmak üzere düşük emisyonlu kaynaklardan karşılanacağı öngörülüyor.

  • Çin ve Hindistan: 2026 yılına kadar ilave elektrik talebinin yaklaşık %85’inin gelişmiş ekonomilerin dışında, özellikle Çin’in liderliğinde, gerçekleşmesi bekleniyor. 2026 yılına kadar Çin’in elektrik talebindeki yaklaşık 1 400 TWh’lik toplam artışın, Avrupa Birliği’nin mevcut yıllık elektrik tüketiminin yarısından fazla olduğu vurgulanıyor. Çin’de, 2022 yılı sonunda Avrupa Birliği (AB) seviyelerini aşan, kişi başına düşen elektrik tüketiminin zaman içinde daha da yükselmesi öngörülüyor. Öte yandan, Hindistan’ın 2026 yılına kadar büyük ekonomiler arasında en hızlı büyüme oranına sahip olacağının ve elektrik talebinin Birleşik Krallık’ın mevcut tüketimine eşdeğer bir artış göstereceğinin altı çiziliyor.
  • Avrupa Birliği: Avrupa Birliği’nde elektrik talebi, enerji fiyatlarındaki rekor seviyelerden düşüşe rağmen 2023 yılında üst üste ikinci kez azaldı. 2022 yılındaki %3,1’lik düşüşün ardından, 2023 yılındaki yıllık %3,2’lik düşüş, talebin en son yirmi yıl önce görülen seviyelere gerilediği anlamına geliyor. Sanayi sektöründeki zayıf tüketim elektrik talebini azaltan ana faktör olarak öne çıkıyor. AB’de elektrik tüketiminin en erken 2026 yılına kadar pandemi öncesi dönem seviyelerine dönmesi beklenmiyor. Öte yandan, 2023’te Avrupa Birliği’nde enerji yoğun endüstriler için elektrik fiyatları Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’dekilerin neredeyse iki katıydı. AB’nin enerji yoğun sanayilerinin rekabet gücünün böylece baskı altında kalmaya devam etmesi bekleniyor.

Yenilenebilir enerji: Gelecek üç yılda, düşük emisyonlu kaynaklardan elektrik üretiminin 2018-2023 dönemindeki yıllık ortalama büyümenin iki katına çıkacağı ve 2025’te yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payının kömürü geride bırakacağı öngörülüyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde 2023’te %30 olan payının, güneş enerjisindeki hızlı büyümenin etkisiyle, 2026 yılında %37’ye yükselmesi bekleniyor. Yenilenebilir enerji kapasitesindeki güçlü artışa entegrasyonun sağlanması için şebekelere ve sistem esnekliğine yapılan yatırımların hızlandırılması vurgusu yapılıyor.

Nükleer: 2025 yılına gelindiğinde, küresel nükleer enerji kaynaklı elektrik üretimin 2021 yılında kırılan bir önceki rekoru aşacağı tahmin ediliyor. Nükleer enerji kaynaklı üretimin 2026 yılına kadar yılda ortalama %3’e yakın bir artış göstereceği tahmin ediliyor. Bunda Fransa’da bakım çalışmalarının tamamlanması, Japonya’nın birkaç santralde nükleer üretime yeniden başlaması ve Çin, Hindistan, Kore ve Avrupa dâhil olmak üzere çeşitli pazarlarda yeni reaktörlerin ticari faaliyete başlamasının etkili olacağı vurgulanıyor. Küçük modüler reaktör (SMR) teknolojisinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasının mütevazı düzeyde kaldığı ama bir yandan da Ar-Ge çalışmalarının hız kazanmaya başladığı belirtiliyor.

Emisyonlar: Elektrik sektöründen kaynaklı küresel emisyonların 2024 yılında %2,4 azalacağı 2025 ve 2026 yıllarında bu gerilemenin daha düşük seviyede de olsa devam edeceği hesaplanıyor. Aşırı hava koşulları, ekonomik şoklar veya hükümet politikalarındaki değişiklikler münferit yıllarda emisyonlarda geçici bir artışa yol açabilirken, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerji kapasitesi artmaya ve fosil yakıtlı üretimin yerini almaya devam ettikçe enerji sektörü emisyonlarındaki daha geniş çaplı düşüşün devam etmesi bekleniyor. Avrupa Birliği’nin yılda ortalama %13’lük bir iyileşme ile emisyon yoğunluğunu azaltmada en yüksek ilerleme oranını kaydetmesi öngörülüyor. Bunu, yıllık %6’lık iyileşme tahminiyle Çin ve %5 ile Amerika Birleşik Devletleri takip ediyor.

Elektrifikasyon: Elektriğin nihai enerji tüketimindeki payının 2015 yılında %18 iken 2023 yılında %20’ye ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu, bir ilerleme olmakla birlikte, IEA’nın 2050 Net Sıfır Emisyon Senaryosu’na göre elektriğin nihai enerji tüketimindeki payının 2030’da %30’a yaklaşması gerekiyor.

Elektrik fiyatları: Birçok ülkede toptan elektrik fiyatları 2023 yılında 2022 yılındaki rekor seviyelerden düşüş gösteriyor. Bu durum, doğal gaz ve kömür gibi enerji emtialarının fiyatlarındaki düşüşlerle birlikte gerçekleşiyor fakat bu noktada bölgesel farklılıkları da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Avrupa’daki 2023 yılı ortalama toptan elektrik fiyatları, 2022 yılındaki rekor seviyelere kıyasla, ortalama %50’den fazla düşüş gösteriyor. Buna rağmen, Avrupa’daki fiyatlar 2019 yılı seviyelerinin yaklaşık iki katıyken, ABD’deki fiyatlar 2023’te 2019 yılına göre sadece %15 daha yüksekti.

TAKİP ETTİKLERİMİZ

SEFiA İklim Gündemi ekibi olarak takip ettiğimiz değerlendirme yazılarını ve diğer önemli gelişmeleri derliyoruz:
  • Dünya çapında yeraltı suyu seviyeleri, son 40 yılda yaygın ve hızlı bir şekilde azaldı.
  • 1985’ten 2022’ye kadar çekilen uydu görüntüleri, Grönland’ın saatte ortalama 30 milyon ton buz kaybettiğini gösteriyor.
  • Tata Steel’in Birleşik Krallık’taki elektrik ark ocağı yatırımları, adil geçiş tartışmalarını beraberinde getiriyor.
  • Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, küresel ticaretin geleceğini tartışmaya açıyor.

HAFTALIK GÖRÜNÜM

SEFiA İklim Gündemi’ne Abone Olun