İklim Şurası’ndan Fosil Yakıtlara ve Nükleere Destek Çıktı
21-25 Şubat tarihleri arasında Konya’da gerçekleştirilen İklim Şurası’nda 217 maddelik tavsiye kararları oy çokluğu ile kabul edildi. Seragazı azaltımına yönelik alınan kararlarda, elektrik üretiminde kömürden çıkışın yer almaması ve doğalgaz ile nükleer kaynakların payının artırılmasının desteklenmesi eleştirileri de beraberinde getirdi. Şura’ya katılan sivil toplum ve düşünce kuruluşlarının aktardıklarına göre, kömürden elektrik üretimin azaltımını konu edinen maddenin komisyonda itiraz edilmeden kabul edildi. Ancak Şura’nın son tavsiye kararlarında farklı bir madde yer alıyor. Benzer şekilde, nükleer ve doğalgaz kaynaklarının elektrik üretimdeki payının artırılmasına yönelik öneriler, ilgili komisyonda yapılan oylama sonucunda çoğunluğun oyu ile çıkarıldı, ancak son açıklanan kararlarda yine de yer aldı.
IEA: Enerji Sektörü Kaynaklı Metan Emisyonları Resmi Rakamlardan %70 Daha Fazla
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), küresel enerji sektöründen kaynaklanan metan emisyonlarının resmi olarak bildirilenden %70 daha yüksek olduğunu açıkladı. Kömür endüstrisinin katkısı, sorunun kaynaklarında ilk kez sorumlu tutuldu ve 42 milyon ton (Mt) ile fosil yakıt sektörünün diğer önemli aktörlerini geride bıraktı. Bu katkı paylarını, sırasıyla petrolden ve doğalgazdan kaynaklı 41 Mt ve 39 Mt izledi. Ülke bazında ise geçen yıl enerji sektöründe en fazla metan emisyonuna 28 milyon tonla Çin yol açarken, bu ülkeyi 18 Mt ile Rusya ve 17 Mt ile ABD takip etti. Geçen yılki fosil yakıt faaliyetlerinin neden olduğu tüm metan emisyonlarının yakalanması ve satılması halinde doğalgaz piyasalarında 180 milyar metreküp ilave doğalgaz oluşacağı hesaplandı.
AB Komisyonu Doğalgazı ve Nükleer Enerjiyi Yeşil Yatırım Olarak Tanımladı
Avrupa Komisyonu, yatırım amaçlı sürdürülebilir ekonomik faaliyetler listesi olan AB Taksonomisi‘ne doğalgazı ve nükleeri dahil etme önerisini açıkladı. 2021’in sonunda gündeme getirilen öneri, yatırımcılar, bilim insanları, finans uzmanları ve kampanyacılardan büyük tepki gördü. Bazı Avrupa Birliği üye devletleri de öneriye karşı olduklarını dile getirdi. Uzmanlar, Avrupa Komisyonu’nun bu girişiminin karbonsuzlaşmayı hızlandırma çabalarını desteklemek yerine küresel “altın standart” olarak görülen taksonomiyi lekeleyeceği görüşünde. Önerinin şimdi Avrupa Parlamentosu ve AB üye ülkelerinin inceleme ve denetiminden geçmesi gerekecek. Üye devletlerin öneriyi veto etmek için dört ila altı aylık bir süresi var.
2021’de Yenilenebilirlere Yapılan Küresel Yatırım %27 Arttı ve 755 Milyar Dolara Ulaştı
BloombergNEF (BNEF) tarafından yayımlanan Enerji Dönüşümü Yatırım Eğilimleri analizine göre, rüzgar ve güneş enerjisi kullanımının artmasıyla 2021 yılında yenilenebilir kaynaklara yapılan küresel yatırım %27 arttı ve 755 milyar dolara ulaştı. Ancak rapora göre, net sıfır hedefine ulaşmak için toplam enerji dönüşümü harcamalarının önümüzdeki yıllarda üç katına çıkması gerekiyor. Rapor, geçen yıl kapsanan Asya Pasifik (368 milyar dolar), Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (236 milyar dolar) ve Amerika (150 milyar dolar) bölgelerinin tamamında rekor miktarlarda yatırım yapıldığını ortaya koydu.
Türkiye’de Çelik Sektörü Nasıl Karbonsuzlaştırılabilir?
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) olarak yeni yayımladığımız “Türkiye Çelik Sektörü Raporu: Üretim, Ticaret ve Karbonsuzlaşma Süreci” adlı raporda Türkiye çelik sektörünün düşük karbona geçiş süreci analiz edilerek sektörün eğilimleri, darboğazları ve fırsatları ortaya koyduk. Rapora göre, Türkiye çelik sektörünün güçlü konumunu kaybetmemesi ve lider konuma geçmesi için kapsamlı bir dönüşüm planlanmalı ve bu plan tüm paydaşlar tarafından tutarlı bir şekilde uygulanmalı.
İklim Finansmanı Raporu:
Türkiye’nin Linyit Teşvikleri Kâr Sağlamıyor
Yeni bir çalışmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de linyite dayalı üretimi artırmaya yönelik birçok şirkete sunulan mali teşvik paketlerine rağmen kömür yatırımları, istihdamın artırılması ya da ticari kâr sağlanması kapsamında kayda değer artışla sonuçlanmıyor. Bu nedenle, Türkiye’de kömür üretimi ve tüketiminin kademeli olarak azaltılması, yalnızca kamu sağlığının korunması ve çevresel bozulumun azaltılması gibi dışsal olarak nitelendirilen maliyetlerin azaltılmasıyla sınırlı değil. Kömürden çıkış aynı zamanda, istihdam ve şirketlerin doğrudan ticari kazanımları açısından da değerlendirilmesi gereken bir konu olarak öne çıkıyor.
Siz de fikrinizi belirtin